3 milyon 527 bin 466 aday hafta sonu YKS’ye girecek. Ankara Üniversitesi’nden Doç. Dr. Selen Demirtaş Zorbaz, sınav kaygısının adayları etkileyen bir durum olduğunu söyledi.
Zorbaz, sınav kaygısına karşı ilaç gibi bir çözüm öneremediklerini belirterek, “Sınav kaygısının çok boyutlu bir yapısı var; fiziksel, duyusal ve davranışsal. Aslında gençlerin ilk yapacakları şey, bunun fiziksel kısmını kontrol etmeye çalışmak, bu da genelde nefes egzersizleriyle oluyor. Kaygı anında hissettiğimiz sıcak basmasını, kalbimizin hızlı çarpmasını ya da bu nefes alışverişlerimizi kontrol etmeyi öğrenmeleri gerekiyor. Sınav kaygısının diğer bir boyutu, bilişsel. Sınav anında o kitapçığı gördüğünde terlemeyle beraber, ‘ben bunu yapamayacağım, olmayacak, geçemeyeceğim, 1 senem daha heba olacak’ gibi düşünceler akıllarına gelmeye başlıyor. Bunu durdurmaları çok önemli. Orada bu düşünce akışını durduracak teknikler yapmaları, ‘bir dakika, henüz bakmadım soruya, ilk soru zor olabilir; ama bir sonrakini belki yapabilirim’ deyip, o sırada nefes alışverişlerini kontrol edebilirlerse aslında bu süreçte önemli bir adım atmış olacaklar” dedi.
Bazı öğrencilerin sınav dönemlerinde odaklarını arttırmak veya daha iyi ders çalışabilmek için dikkat arttırıcı ilaçlar aldığını söyleyen Zorbaz, bu ilaçların muhakkak uzman kontrolünde alınması gerektiğini söyledi.
“İLACIN KÖTÜ SONUÇLARI OLABİLİR”
Zorbaz, “Çünkü birbirlerinden ilaç alışverişi yaptıklarını da duyuyoruz. Hiç tahmin edemeyecekleri kötü sonuçlar olabilir. Dolayısıyla eğer böyle bir desteğe ihtiyaç duyduklarını düşünüyorlarsa muhakkak psikiyatriste gitmeleri ve onların onayını almaları gerekiyor” dedi.
Zorbaz, bu tür ilaçların bağımlılığa yol açabileceğine işaret ederek, “Uzman kontrolünde almazsa başka bir rahatsızlığı varsa, kullandığı başka bir ilaç varsa bununla etkileşime geçebilir. O noktada fizyolojik birtakım zararlar verebilir. Kendi kafasına göre aldığında dozunu ayarlayamayabilir ve fazla uyarıcı almış olabilir. Uyuşukluğa yol açar ya da çok hareketliliğe yol açabilir aldığı ilaca göre. Çocuklar ciddi bir stres ve baskı altında oldukları için ve bu sınava çok fazla anlam yükledikleri için ‘kazanmak zorundayım’ şeklinde, bütün değerini bu sınava atfettikleri için, en kolay yoldan daha iyi performans gösteririmin peşine düşüyorlar. Bu noktada ilaçlar onların kurtarıcısı oluyor. Çünkü çok emek harcamadan ‘ilaç alayım ki başarım, performansım artsın’ gibi düşünebiliyorlar. Onlar için kolay bir çözüm. Onun dışında akranlar arası özendirme tabii ki. ‘Ben aldım, çok iyi geldi, sen de al’ şeklinde akran özendirmesi var. Dikkat etmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“ÖNCEDEN GİTMELERİNİ ÖNERİYORUZ”
Zorbaz, ÖSYM’nin deprem bölgesindeki adaylara istekleri dahilinde başka illerde sınava girme hakkı tanıdığını, bu öğrencilerin belki de daha önce hiç bulunmadıkları şehirlerde sınava gireceklerine dikkat çekerek, “Belirsizlik kaygı yaratır. Dolayısıyla bu çocukların olabildiğince kontrollü ve az belirsizlik olan ortamlarda sınava girmeleri lazım. Bunun için önceden gitmelerini öneriyoruz. Sınav günü, sınav sabahı koştur koştur o sınava gitmek yerine eğer imkanları varsa bir gün önceden o şehre gitmek, sınav yerine bakmak, okula gitmek, kaldıkları yerden okula hangi yoldan gidecekler, kaç dakika sürüyor bunların bir provasını yapmak. Bunlar hep belirsizliği giderecek şeyler. Tanımadığımız bir ortama girdiğimizde beynimiz bir alarm konumuna geçer; tehlike var mı yok mu. Çocukların o ortama alışması lazım ki öncelikle bu beyni sakinleştirsinler. Dolayısıyla önceden gitmeyi öneriyorum” dedi.