1. Dünya Savaşı’ndan kazanan olarak ayrılan emperyalist ülkeler, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın ardından Türk ulusunun bağımsızlığını yok etmek için Anadolu’yu işgal etmeye başladı.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, işgalleri durdurmak için “ulusal bağımsızlığı” başlatma kararındaydı. Bu kararla, 21/22 Haziran 1919 gecesinde, tarihimize “kurucu kahramanlar” olarak geçecek komutanlarla “milli strateji” belgesi olan Amasya Genelgesi’ni hazırladı ve bağımsızlık ateşi yakıldı.
Ulusun kendi bağımsızlığını oluşturması için her ilden üç delegenin Sivas’ta düzenlenecek ulusal bir kongreye (Sivas Kongresi) katılması kararlaştırıldı. Bunun yanı sıra doğu illerinin durumu için Erzurum’da bir kongre düzenlenmesine karar verildi. Böylece Türk ulusu, kendi kaderinin kendisinin çizeceğini tüm dünyaya duyurdu.
(Hakkı Uyar)
Tarihçi Prof. Dr. Hakkı Uyar, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda izlediği stratejinin planlı olduğunu vurgulayarak “Amasya Genelgesi’nde halkın bizzat yönetime el koyup, ulusal egemenliği sağlayarak işgallere direnmeyi, işbirlikçi hükümeti de tasfiye ederek tam bağımsızlığı sağlamak amaçlandı. Tarihte milletlerin kaderlerine el koydukları ender zamanlardan birini simgeliyor” dedi.
Uyar, genelgenin hem Osmanlı’ya hem de işgalcilere bir meydan okuma olduğunu belirterek “Genelgenin çizdiği rota doğrultusunda Sivas’ta tüm yerel direniş odakları milli bir amaç doğrultusunda birleştirildi. Ardından Misakı Milli ile ete kemiğe büründürüldü. Sonuçta önce bağımsızlık sonra da çağdaşlık yolu açıldı. İşte Amasya Genelgesi, bunun dönem noktasıdır” ifadelerini kullandı.